Beyin Travmalarında Anatomi, Fizyoloji, Fizyopatoloji

    Kraniumu (kafa tası) kaplayan saçlı deri ile, oldukça kalın olan galea aponevrotika arasında çok zengin bir damar ağı mevcuttur. Galea aponevrotika önde frontal arkada oksipital adelelere yapışır ve kemiğin üzerini kaplayan periost (kemik zarı) üzerinde serbestçe oynar ve ondan kolayca ayrılır. Hematomaların(kan pıhtısı) toplandığı bu mesafeye subgaleal mesafe denir.
    Kranium sferik olup tavanı ve kaidesi olan, foramen magnum hariç kapalı bir kutu gibidir. Kafatasının kemik kalınlığı 2-6 mm. olup temporal bölgelerde en incedir. Kemiğin iç ve dış laminası ve bunlann arasında diploik kanalların bulunduğu spongioz kısmı vardır, kafa kaidesi membranoz kemikten yapılmış olup bazı yerlerde diploik kanallar mevcuttur. Kafa kaidesi anterior, orta ve posterior diye üç fossaya aynlır. Kafa kaidesi hava sinüslerinden ince bir kemik laminası ile aynlmış olup damar ve sinirler kafa kaidesindeki foramenlerden girip çikarlar. Bu sebepten kafa kaidesi ayn bir özellik taşımaktadır.
    Duramater, beynin en dışında bulunan fibröz bir zardır. Kemikten kolayca ayrılır. Kemikle arasında hematom toplanmasına müsaade eder. Falks serebri, iki hemisfer arasında orak biçiminde olup önde krista galli, arkada tentorium serebelliye yapışır, üst kenarı superior sagittal sinüs, alt kenarı ise inferior sagittal sinüs ile sınırlanmış olup tentoryuma yapıştığı noktada sinüs rektus mevcuttur. Tentorium serebelli, serebral hemisferlerle, serebellar hemisferler arasında transversal olarak uzanır ve arka kenarı lateral sinüsle hudutlanır, ön kenarı ise yarım ay şeklinde ve serbesttir. İnsisura tentori ismi verilen bu açıklıktan beyin sapı geçer. Sert ve keskin bir kenar yapan insisura tentori ve falx serebrinin serbest kenarlan kafa travmalannda bizzat beyini yaralayabilirler. Tentorium ve falx kraniumu kompartmanlara ayırırlar. Beyinin bütün kopartmanlarındaki basınç denge halindedir bu dengenin bozulduğu hallerde basıcın yüksek olduğu kompartmandaki beyin dokusu alçak basınca doğru hareket ederek çok tehlikeli olan serebral herniasyonlan meydana getirirler. Singular girusun falx serebri altından diğer tarafa itilmesine singular herniasyon denir.
(şekil: 1 ve 2)).

    Hemisferik lezyonlarda görülen ve hipocampal girusun uncusunun incicura tentori ile serebral pendüküler arasına girmesine incicural herniasyon denir. Ciddi travmalardan sonra meydana gelen ve çoğu zaman ölüm sebebi olan bir komplikasyondur. Serebellar hemisferler, posterior fossanın travmatik kanamalanndan sonra incicura tentoriden yukarıya doğru hernie olabilecekleri gibi serebellar tonsillerin foramen magnum içine itilmesi ile tonsiller herniasyon meydana gelir (Şekil: 1 ve 2).
    Dışarıdan içeriye doğru duradan sonra beyinin ikinci zan araknoid membrandır, kafa kaidesine doğru kalınlaşır ve rengi donuklaşır. Pia mater beyin zarlarının üçüncüsü olup bağ dokusundan yapılmış vasküler bir zardır beyin sathına sıkıca yapışıktır.
    Kranioserebral sirkülasyonun bütün kanını vertebral ve karotid arterler taşırlar, bu dört arter anastomotik dallarla birbirine bağlanarak kafa kaidesinde Willis poligonunu meydana getirirler. Beyinin bütün verileri sinüslere dökülür ve sinüsler kanlarını bir çift internal jugular ven vasıtasıyle vena kava superiorlar boşaltırlar. Sinüsler kraniuma yapışık olduklarından fraktürlerde kolaylıkla yırtılacaklarından kafa travmalanndaki önemleri büyüktür.
    Kafatasının hacmi sabit olduğundan likor basıncı ile intrakranial vasküler basınç arasında direk ilişki vardır. Özellikle venöz kan basıncı ile direkt olarak ilgilidir. Beyin travmaya uğradığı zaman küçük serebral arterler refleks olarak genişler ve intrakapiller basınç artar bu durum devam edince venüllerdeki basınç da artacağından, arteriyel kapiller ağdan kan plasması interselüler ve perivasküller mesafeye
sızar, aynı zamanda doku sıvısının absorbsiyonu da azalır böylelikle perivasküler mesafeler sıvı ile dolduğundan beyin ödemi teessüs eder, ödem sirkülasyonu daha yavaşlatacağından doku anoksisi meydana gelir. Bu şekilde fasit bir daire teşekkül etmiş olur ve bu hal kötüye doğru devam edip gider, büyük venalardaki basınç da dolayısıyla artar ve likor absorbsiyonu da azalır, bu da intrakranial basıncı arttıran diğer bir sebeptir. Bundan başka respiratuar obstrüksiyon venoz basıncı arttırdığından sekonder olarak intrakranial basıncı da artırır. Aynca yetersiz teneffüs sebebiyle kanın oksijenasyonu iyi olmadığından serebral anoksemi de meydana gelir.
    İntrakranial basınç artması, nabızın yavaşlanması, tansiyon arteriyelin artması ile kendini belli eder, aynca basınç çok arttığı zaman teneffiisünde normal ritmi kaybolur irregüler teneffüs meydana gelir. Beyin ödeminin artması ile doku oksijenasyonuda azalacağndan şuur kaybı meydana gelir.